ibrahim beyazoğlu

Fotoğrafım
Famagusta, Cyprus
Kazandığı araştırma bursuyla , 2013 ve 2014 yıllarında Leeds Üniversitesi Tarih Bölümü'nde postkolonyal tarih konulu doktora araştırmaları gerçekleştirdikten sonra  adaya döndü. Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde doktor unvanı ile çalışmalarına devam ediyor. 2007- 2011 yılları arasında adada Türkçe ve İngilizce gazetecilik yaptı. KIBRIS gazetesi ve Cyprus Today gibi kurumlarda akredite gazeteci olarak çalıştı. Ayrıca muhtelif gazetelerde kısa süreli serbest ve edebi gazetecilik deneyimine de sahiptir. Cynthia Cockburn, Alberto Manguel, Tariq Ali, Thanos Veremis, Rebecca Bryant, Yiannis Papadakis, Hugh Pope, Susan Dente-Ross, Tanıl Bora, Prakash Kona ve Alecos Christakis ve Vatikan Maslahatgüzarı Umberto Barato, Osman Akınhay, Ömer Laçiner gibi isimlerle söyleşiler gerçekleştirdi.

10 Mart 2021 Çarşamba

Anılar - Marina Warner ile

Marina Warner'ın kim olduğunu anlatmaya hacet yok. O kadar çok yönlü bir karakteri var ki onu burada "şu" veya "bu" özelliğe indirgemek riskli ve haksız olur. Bir Zamanlar, Bir Ülkede...- Masalların Kısa Tarihi diye bir Y.K.Y. çevirisi var. İstifade edin derim.

Fakültede Marina Warner etkinliğini duyuran afişi görünce gözlerime inanamamıştım. 

Yaptığı konuşmanın soru cevap kısmında ona "zor" bir soru sormuştum. Aslında zor bir soru değildi. Ayak üstü, hemen cevaplanamayacak bir soruydu. Yoksa biraz düşünse Marina Warner rahatça cevaplardı. O yüzden yönelttiğim sorunun pek adil olmadığına kani oldum. Konuşmadan sonra biraz lafladık. İngilizce aksanımdan dolayı beni İtalyan sandı diye önce bana İtalyanca konuştu. Ben de İtalyanca "Sono Cipro", yani "Kıbrıslı'yım" dedim. İtalyanca bilmem. Güldük. Kendisinden yaptığım bir alıntıyı gösterip " doğru mu anladım" diye teyit etmek istedim. "Güzel alıntı, evet" dedi...  Tek kelimeyle zarif ve büyüleyici bir karakter. Daha sonra bir grup kız - bir tanesi benim ev arkadaşımdı - neredeyse kadını yaka paça bir taksiye bindirip yemeğe götürdüler ... 




Konu: Travelling Tales: The Arabian Nights in Europe. 

Tarih: 4 Ekim 2013. 

Yer: Leeds Üniversitesi. Rupert Beckett Lecture Theatre, Michael Sadler Building. School of Modern Languages and Cultures tarafından tertip edilen bir etkinlikti. Harika bir iş çıkardılar. 





9 Mart 2021 Salı

Sergi fotoğrafım: How Much? (Ne Kadar?) Güncel Sanat Sergisi

The photograph below is my first-ever exhibition work. It was displayed at "HOW MUCH" is a Contemporary Art Exhibition.




Date:  17 March – 03 April, 2010 

Venue:  İsmet V. Güney Art Center – Lefkoşa

The curator of the exhibition: Nail Özlüsoylu

Theme: This project questions the change in the process of modernization, and the mood of thinking and soul. "How Much?" is a question raised at a world where the feelings and behaviours of human have been lost due to the modernization, and where the living places have been constricted. In daily life, this question is in use consciously or unconsciously, again and again. This time, the question "How much?" with all the answers it shelters has been asked deliberately. 

Aşağıdaki fotoğraf How Much? (Ne Kadar?) Güncel Sanat Sergisi adını taşıyan organizasyonda fotoğraf ve sanat severlere sunulan ilk denemem.

Tarih: 17 Mart – 03 Nisan 2010 

Yer: İsmet V. Güney Sanat Merkezi, Lefkoşa. 

Serginin küratörü: Nail Özlüsoylu.


Tema: "Bu proje, modernleşme sürecinde değişime uğrayan düşünce şekilleri ve ruh hallerini sorgulamaktadır. Modernleşme sürecinde yitirilen insana ait duygu ve davranışların giderek daha da törpülendiği, yaşam alanlarımızın giderek daraltıldığı bir dünyada ortaya atılmış bir soru "Ne Kadar?". Gündelik hayatta, farkında olarak ya da olmayarak tekrar tekrar kullanılan bu soru, içerdiği anlamları, kapsadığı cevapları ile bu kez bilinçli olarak ortaya atılmaktadır".


Sergiden görseller:




 Nail Özlüsoylu ile:






Sergiye dair:












And here is the full press release of the exhibition: 


"NEKADAR" GÜNCEL SANAT SERGİSİ'NİN
BASIN BÜLTENİDİR.

"NE KADAR" bir Güncel Sanat Sergisidir. Bu proje, modernleşme sürecinde değişime uğrayan düşünce şekilleri ve ruh hallerini sorgulamaktadır. Modernleşme sürecinde yitirilen insana ait duygu ve davranışların giderek daha da törpülendiği, yaşam alanlarımızın giderek daraltıldığı bir dünyada ortaya atılmış bir soru "Ne Kadar?". Gündelik hayatta, farkında olarak ya da olmayarak tekrar tekrar kullanılan bu soru, içerdiği anlamları, kapsadığı cevapları ile bu kez bilinçli olarak ortaya atılmaktadır. Sanatçılar yapıtlarıyla, zaman kavramından bilgiye, özgürlük kavramından değişime, risk kavramından hoşgörüye kadar bir çok soruya yeni yanıtlar aramaktadırlar. 

"NE KADAR" Güncel Sanat Sergisi 17 Mart – 03 Nisan 2010 tarihleri arasında 
İsmet V. Güney Sanat Merkezi – Lefkoşa kentinde açılacaktır. Serginin daha sonra adanın diğer şehirlerine taşınması planlanmaktadır. Serginin küratörlüğünü Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi Nail ÖZLÜSOYLU yapmaktadır. Farklı sanat disiplinlerini biraraya getiren sergiye katılacak olan sanatçıların isimleri şöyledir;

AFET ÇELİKER, AHMED EL-SHAER, AHMET KASIMOĞLU, ALİ HAYDAR YEŞİLYURT, AŞIK MENE, ATEŞ KOZAL, ATIL ALTAŞ, AYHATUN ATEŞİN, BEDİA KALE, BUKET ÖZATAY, CHARLES RICHARDS, CHAKER KALAII, ÇAĞRI SARAY, ECEHAN TOPRAK, ERDAL KINACI, ERDEMİR AKYOL, ERDOĞAN UZUNAHMET, ERSİN DÜNDAR, HAKAN AYDOĞAN, HANDAN GÜLTEKİN, HASAN SAYDAM, İBRAHİM BEYAZOĞLU,
İNCİ KANSU, İSMET TATAR, LOTHAR ZULL, MUSTAFA HACALAKİ, MEHMET KIZILAY, MATHIAS PARDO, NİLGÜN GÜNEY, NURTEN ERDOĞAN, ONUR ÖZYURT, ÖZDEMİR TOKEL, ÖZGE YÜCESOY, REYHAN ABACIOĞLU, SERAP DOĞAN, TAF GRUBU (ALİCAN METİN. CANAN BEYKAL. CEM KARA. ZAFER LEHİMLER), TİJEN ÖZERDAĞ, TÜLAY ÇELİKEL, T.MELİH GÖRGÜN, UĞUR ÇALIŞKAN, UMAY UMAY, VISUAL CONTAINER SANATÇILARI ( BY GIORGIO FEDELI - ELENA ARZUFFI, MARIA KORPORAL, PIETRO MELE, PATRIZIA MONZANI, U.S.O. + SELFISH ), VEFA EFENDİZADE, YAĞMUR KIZILOK, ZEREF BİRSEL. 

"NE KADAR" Güncel Sanat Sergisi, KKTC Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Kültür Dairesi Müdürlüğü ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi tarafından desteklenmektedir.

17 Mart – 03 Nisan 2010 tarihleri arasında Lefkoşa kentinde bulunan İsmet V.Güney Sanat Merkezinde açılacaktır. 17 Mart 2010 saat:18.30'da yapılacak açılış kokteyline tüm sanatseverler davetlidir.
 


THIS IS THE PRESS RELEASE OF
"HOWMUCH" CONTEMPORARY ART EXHIBITION.


"HOW MUCH" is a Contemporary Art Exhibition. This project questions the change in the process of modernization, and the mood of thinking and soul. "How Much?" is a question raised at a world where the feelings and behaviours of human have been lost due to the modernization, and where the living places have been constricted. In daily life, this question is in use consciously or uncounciously, again and again. This time, the question "How much?" with all the answers it shelters has been asked deliberately. The artists, with their art works, are in search of new answers for many questions like the concept of time, knowledge, freedom, change, risk, tolerance. 

"HOW MUCH" Contemporary Art Exhibition will be opened between the dates 17 March – 03 April, 2010 at the İsmet V. Güney Art Center – Lefkoşa. The exhibition is planned to reopen at various cities of the island. The curator of the exhibition is Nail ÖZLÜSOYLU who is an instructor at Cyprus International University, Faculty of Fine Arts. The artists who are participating from various art disciplines are as follows;

AFET ÇELİKER, AHMED EL-SHAER, AHMET KASIMOĞLU, ALİ HAYDAR YEŞİLYURT, AŞIK MENE, ATEŞ KOZAL, ATIL ALTAŞ, AYHATUN ATEŞİN, BEDİA KALE, BUKET ÖZATAY, CHARLES RICHARDS, CHAKER KALAII, ÇAĞRI SARAY, ECEHAN TOPRAK, ERDAL KINACI, ERDEMİR AKYOL, ERDOĞAN UZUNAHMET, ERSİN DÜNDAR, HAKAN AYDOĞAN, HANDAN GÜLTEKİN, HASAN SAYDAM, İBRAHİM BEYAZOĞLU,
İNCİ KANSU, İSMET TATAR, LOTHAR ZULL, MUSTAFA HACALAKİ, MEHMET KIZILAY, MATHIAS PARDO, NİLGÜN GÜNEY, NURTEN ERDOĞAN, ONUR ÖZYURT, ÖZDEMİR TOKEL, ÖZGE YÜCESOY, REYHAN ABACIOĞLU, SERAP DOĞAN, TAF GRUBU (ALİCAN METİN. CANAN BEYKAL. CEM KARA. ZAFER LEHİMLER), TİJEN ÖZERDAĞ, TÜLAY ÇELİKEL, T.MELİH GÖRGÜN, UĞUR ÇALIŞKAN, UMAY UMAY, VISUAL CONTAINER SANATÇILARI ( BY GIORGIO FEDELI - ELENA ARZUFFI, MARIA KORPORAL, PIETRO MELE, PATRIZIA MONZANI, U.S.O. + SELFISH ), VEFA EFENDİZADE, YAĞMUR KIZILOK, ZEREF BİRSEL. 

"HOW MUCH" Contemporary Art Exhibition is supported by the Department of Culture, Ministry of Tourism, Environment and Culture, TRNC, and Cyprus International University.

The exhibition will take place between the dates 17 March – 03 April, 2010 at the İsmet V. Güney Art Center – Lefkoşa. Everyone is invited to the opening cocktail that will be held on 17 March, 2010 at 18.30.

Nail Ozlusoylu


Anılar - Osman Akınhay ile kesişen yollar

Gazetecilik hayatımda unutamadığım bazı anlar var. İşte o anlardan birkaçı da çevirmen, yazar ve editör Osman Akınhay'la kesişen yollarımız. Solcuların ünlü vicdanlı yayıncısı. Tam bir yaşayan efsane. İlk iki fotoğraf İstanbul'da Agora Yayınları'nda çekilmiş. İlk fotoğraf 2008 yılında yağmurlu bir günde. İkinci fotoğraf 2009 yılında. Sonuncu fotoğraf 2011, Londra. Olympia'daki Londra Kitap Fuarı'na gitmek üzereyken. Boris Kagarlitski'nin Düşünen Sazlık (Metis Yayınları) çevirisini okurken bir anda çevirmenin kim olduğunu tanıma ihtiyacı duydum. Sonra kalkıp İstanbul'a gittim. Son derece eli bol ve nazikti.  Bizi ağırladı, kendi eliyle çay yaptı. Yeni çıkan Agora kitapları ve dergi hediye etmişti. Hiç unutmam.  Hâlâ da öyledir. Ne istesem geri çevirmez. Eric J. Hobsbawm ve Terence Ranger'in Geleneğin İcadı derlemesini hediye etti. Bugün bile baş köşede saklarım. Böyle bir anı herkese nasip olmaz. Bu yazıyı da bir dönem onun kurucu editörlüğünü yaptığı Mesele dergisinin yazı tipi Garamond ile yazıyorum. Mesele'yi bilenler bilir. Efsane fonttur.  

Daha sonra, ilerleyen zamanlarda bir de söyleşi gerçekleştirdik. O zamankı şartlardan dolayı söyleşiyi kendi adımla yayınlanmadı maalesef. Nazende Nur diye takma isimle yayınlandı. Hazin. 

Söyleşi için bkz: Osman Akınhay ile söyleşi. Kıbrıs Yavru Köle Gibi. On. 2010, Şubat (9), s. 24-27.















8 Mart 2021 Pazartesi

Karantina günlerine dair beş okuma

Gaile dergisinde çıkmış ufak bir yazım. Yazı ufak, kısa, özüne amacına uygun olmalı yoksa kimse okumaz. 





                 Karantina günlerine dair beş okuma 

İbrahim Beyazoğlu

ibrahim.beyazoglu@emu.edu.tr

ibrahim.beyazoglu@gmail.com


Belki de yaşadığımız sürece hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak. Tahminde bulunmak çok zor. Zira, Pasifik Bulvarı'ndaki, Debbie Macomber'ın dediği gibi "Hayat sürprizlerle dolu. Her şey programa göre ilerlemiyor". Bütün bu işaretler yan yan yana getirildiğinde, iletişim de böyle bir hal alabiliyor (Nihayetinde iletişimin yaslandığı dil cam gibi berrak bir araç değil). Yine de bu koşullar dahilinde, geleceğin belirsizliği ile ilişkili beş okuma deneyimimden bahsedebilirim. 

1. Halkın büyük çoğunluğu panikte. Hatta korona histerisi yaşıyor. Belki de tarihte görülmemiş karmaşa içindeyiz. Ekranlarda vakalar hakkında haberler akıp duruyor.  İşte Stoacılar'ı sevme nedenim tam da bu:  Olup bitene "ilgisiz" yaklaşmaları. Bizim anladığımız anlamda ilgisizlik değil ama. Boşvermişlikten bahsetmiyorum. Burada Stoacılar'ı önemli kılan, dünyaya dair soğukkanlı, alabildiğince "tarafsız" bir görüşe sahip olmaları. Bu filozofları en iyi tanımlayan kelimeler bunlar sanırım. Belki de şu sıralar en çok ihtiyaç duyduğumuz şey böylesi bir soğukkanlılık. 

2. Dindar değilim. Zaten Buda'yı okumak için mütedeyyin olmak da gerekmez. Peki Buda'yı neden seviyorum? Çünkü "şefkat" burada tanımlayıcı kelimedir. Başka bir varlıkla birlikte “hissetmek” anlamına gelir. Buna ötekiyle hemhal olmak da denebilir.  Zaten Buda'nın kendisi felsefesinin dini bir doktrin haline getirilmesinden rahatsızdı. Belki de aynı şey erken dönem Hıristiyanlar için de geçerli. Gelgelelim, pandemi insanları birbirinden kopardı. Korku ve şüphe iklimi yüzünden hemhal olmaktan çok her koyun kendi bacağından asılır havasındayız. Şu ana kadarki manzara böyle. 

3. Öte yandan, en sevdiğim İngiliz William Blake'e gelecek olursak: Bu asi adamı en iyi tanımlayan kelime bence hayal gücüdür. Yani imgelem. Ayrıca şefkatli bir insandı. Şu sıralar hem düş gücü hem de sevgi bakımından fakiriz. Daha farklı bir geleceği hayal etmek yerine hâlâ inatla geçmişte yaşamak istiyoruz. Farklı düşünmek ve hayal etmek cesaret isteyen bir iş. Ama biz alışkanlıklarımıza bir süreliğine bile olsa veda etmekte çok zorlanıyoruz. Her şey eskisi gibi olsun istiyoruz. Yani muhayyilemizde varolan eski normal gibi. Tahayyül ettiğimiz eski alışkanlıklarımız ağır basıyor. İstesek de olanları eski haline getiremeyiz. Geçmişi geri döndüremeyiz. Bu yüzden nostalji tuzağına dikkat etmek gerek. Nostalji böyle zamanlarda tepkisel bir ilişki halini alıyor. “Gerici” bir ilişki yani. Öyle ki anılarda kalan her şey, talihsizlikler bile bize hoş gelmeye başlıyor. Bu anlamda, Dante'nin parlak bir gözlemi var: "Mutlu günleri anmak acılı günlerde, inan ki acıların en büyüğü". 

4. Ve gelelim büyük şair Hâfız-ı Şirâzî'ye. Neden Hâfız? Çünkü Hâfız denince ilk aklıma gelen vecd hali ya da "sarhoş" olmaktır. Hani şair Baudelaire'nin başka bir zaman-mekanda dediği gibi: sarhoş olun. Yeter ki olun. "Sarhoş" olmak, pandemi histerimizi frenleyebilir. En azından bu korku ile aramıza mesafe koyabilir. Bu da az şey değil. Buna sevebilmeyi de ekleyebiliriz. "Başlangıçta kolay görünüyordu aşk" der , Hâfız. "Fakat güçlükler çıktı". Görünüşe göre bugün bile bu güçlüklerin sonu hiç gelmedi. Güçlükler nedense daha pratik. Oysa yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın diyen yok. 

5. Ve son olarak büyük deha Anton Çehov.  Pandemi günleri bana Çehov'u anımsattı. Özellikle Kıdemli Bahçıvan'ın Anlattıkları hikayesi. Favori Çehov öyküm. Peki neden Çehov? Pandemi süreci boyunca herkes birbirini suçluyor. Ve bu durum maalesef katlanılmaz bir hal aldı. Ancak kimse kimseyi suçlayacak veya hesap soracak durumda değil. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Kıdemli Bahçıvan'ın Anlattıkları bugüne dek bu hususta yazılmış en etkileyici hikaye bence. İşin garibi, bu hikaye, Çehov'un bildik realizmiyle taban tabana zıt. Daha çok Tolstoy'u andırıyor. Ama bilenler bilir: Çehov çok yönlü bir dahiydi. Keşke en azından birkaç sene daha yaşasaydı.



Karantina günlerine dair beş okuma. Gaile. 08 Mart 2021 (479).  Alınan kaynak: https://www.yeniduzen.com/e-dergi-icerik/gaile/gaile-479-sayisi-2240.htm  

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ: KADINLAR, PANDALAR VE AYILAR

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kadınlar Günü geldi mi bütün ayılar panda rolü oynar. Sizin de kutlu olsun ulan ayılar!!! 

The scene of the car accident / Araba kazası olay yeri

This was, unfortunately, my first-ever accident story for the newspaper. The scene of the car accident was a horrifying sight. Year: 2007 (most likely).

Maalesef gitmiş olduğum ilk kaza haberiydi. Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı. Yıl büyük ihtimalle 2007. 




7 Mart 2021 Pazar

Bir Leeds Anısı

Sanırım 2013 yılıydı. Batı Yorkshire, Leeds'te kalırken çektiğim şu üniversite kampus fotoğrafını gazetenin biri haftanın fotoğrafı seçmişti ... 





28 ‎Ağustos ‎2009 Ömer Laçiner ile bir anı

28 ‎Ağustos ‎2009 ‎Cuma. Birikim Dergisi'nden Ömer Laçiner ile Lefkoşa Lavazza'da. İlk izlenimim babayani bir insan olduğu yönündeydi. Hala da öyle düşünürüm. Kıbrıs solunun sefaleti üzerine bazı sorular sordum ve gerisi kendiliğinden geldi. Sonra söyleşi On dergisinde çıktı. Takma adla yayınlamadığım bir söyleşiydi. Sevan Nişanyan'ın Aslanlı Yol'daki sözleriyle:

"Birikim dergâhının ikiz şeyhleri Murat Belge ile Ömer Laçiner idi. Bundan daha farklı iki insan düşünülemez. Biri aristokrat, Robert’li, edebiyat doçenti. Joyce ve Faulkner çevirmiş, TİP’te siyasete atılmış. Alaycı bir nezaket maskesinin ardında daima mesafeli. Diğeri Sivaslı esnaf çocuğu, askeri okulda okumuş, dil bilmez, TC sınırları dışına – henüz – çıkmamış, filtresiz Birinci sigarası ve çayla yaşar. Mahir Çayan’ın THKP-C’de sağ kolu imiş. Ben derhal Ömer’e ısındım. Bana sanki daha gerçekmiş gibi geldi".

Bir süre sonra - ya da önce - Murat Belge de Lefkoşa'ya geldi ama nedense söyleşi gerçekleştirmedik. 








Kaynak: Ömer Laçiner ile söyleşi. Kıbrıs Türk solunun milliyetçilikle imtihanı. On.  2010, Ocak (8), s. 12-15.

Hemşehrim Alecos ile bir Anı ...

 Sevgili Alecos Christakis ile hasret giderirken. Girit'ten hemşehrim. İkinci gelişiydi. 

Söyleşi 7 Nisan 2008'de Lefkoşa'da gerçekleştirilmiş sanırım. 

Alecos Christakis söyleşisi için bkz: Dıştan müdahalelere Aldırmayın. Kıbrıs. 7 Temmuz 2008, s. 20.

Alecos Christakis kimdir?  https://en.wikipedia.org/wiki/Alexander_Christakis